Değerli Basın Mensuplar!
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ın Ramazan ayının ilk gününde okuduğu "Ramazan: Sabır ve İrade Eğitimi" konulu Cuma Hutbesi' nde kullandığı ifadeler temsil ettiği makamın gereği olarak dile getirdiği Kur'an ve Sünnet çizgisinde hakikatler bazı çevreleri rahatsız etmiştir.
Diyanet İşleri Başkanlığı görevinin gereği olan İslam dininin emir ve yasaklarını, tamamen bilimsel bir üslupla insanlara aktarması, uyarılarda bulunması, Kur’an-ı Kerim’den ayetler okuyarak dile getirdiği hakikatleri izah etmeye çalışmasından rahatsız olan sözkonusu çevreler Diyanet İşleri başkanına karşı adeta linç girişimi başlatmışlardır.
Bazı marjinal çevreler, bu durumu fırsat bilerek toplumumuzun kültürel yapısına ve ahlaki değerlerine ters düşen, aile müessesesine zarar veren, zikredilmesi bile iğrendiren birtakım çirkin kavramları medya üzerinden özellikle gençleri ve ergenlik çağındaki çocukları hedef alarak toplumsal ahlakımızı zedelemeye çalışmaktadırlar. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ın Kur'an-ı Kerim kaynaklı açıklamasında da belirttiği gibi bu yaşam biçimi İslam dininde 'haram' olarak kabul edilmektedir ve insan sağlığını tehlikeye atmaktadır.
Geçmişten de bildiğimiz gibi, zihni hastalıklı bu kesimlerin derdi, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş değildir. Onlar, insanların Allah'ın kitabıyla tanışmasına, Muhammed (sav)'ın sünnetiyle buluşmasına düşmandırlar. Gerçek şu ki; Ali Erbaş'ın bu konuda başka bir şey söyleme imkanı da yetisi de yoktur. Allah'ın sözünü, ne Ali Erbaş, ne de başka biri değiştiremez. Bir kısım sapık zihniyetli insanlar mutlu olacaklar diye, aziz İslam'ın bu konuya bakışını ve bu konudaki mesajını tağyir etmek, üstünü örtmek kimsenin haddi değildir.
İHD ve Ankara, İstanbul, İzmir, Diyarbakir Barosu gibi kimi kuruluşların zaten görevi Müslüman kitleyi aydınlatmak olan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a, mezkur konu üzerinden saldırmaları ve suç duyurusunda bulunmaları, düpedüz din düşmanlığıdır. Sözcüsü Ali Erbaş olan sözün sahibi, Allah (cc)'tır. Toplum olarak, Ali Erbaş üzerinden dine saldırdıklarını ve aziz İslam'ın bu konudaki mesajını boğmak istediklerini gördüğümüzü ilan ediyoruz.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın da dediği gibi, eşcinsellik bir cinsel tercih ya da anomali değil, sapıklıktır. Bu sapıklığı besleyen, destekleyen, onlara hukuki kılıf hazırlayan mahfiller de, halkımızca çok iyi bilinmektedir. Açık söylemek gerekirse Sayın Ali Erbaş, bulunduğu makam gereği, İslam'ın bu konudaki bakışını ortaya koymasaydı görevini ifa etmemiş olurdu. Diyanet'in teşkilat olarak varoluş sebebi, Türkiye toplumuna dini öğretmek, bu kabil sapıklıklardan toplumu uzak tutmak ve bunun dindeki karşılığını ortaya koymaktır.
Herkes özel hayatında istediği ahlaksızlığı yaşayabilmesine rağmen, Ahlaksızlığın kitleselleşmesini, hatta kurumsallaşmasını isteyen İnsan Hakları Derneği (İHD), Bazı illerin Baro Başkanları bu olay üzerinden geçmişte yaptıkları gibi "yüzyıllar öncesinden gelen ses" diyerek aziz İslam'ı sözde istisgal edecek bir aşağılığa soyunmuşlardır.
Bu mihraklar, "Müslüman halkın inançlarını hiçe sayarak anayasa suçu işlemektedirler. Hatta dini değerlerimize dogma diyecek kadar da haddi aşan bir dil kullanarak İslam'a olan düşmanlıklarını açıkça ortaya koymaktadırlar. Son yıllarda çeşitli söylem, eylem, faaliyet ve gösterilerle toplum ve aile yapısını hedef alan sinsi projelere şahit olmaktayız. Bizler, Malatya’da faaliyet gösteren duyarlı tüm Sivil Toplum Kuruluşları olarak İnsanlığın Korona Virüsü (Covid-19) ile mücadele ettiği, şu mübarek Ramazan ayında, kötü hastalıkların nedeni olan çarpık ilişkileri sürdüren, savunan ve yaymaya çalışanların, "azgınlık ve haddi aşmada sınır tanımamalarını" hayretle ve ibretle izliyor, gençlerimizi hedef alarak yapılan bu propagandayı kınıyoruz. Toplumumuzun yapı taşı olan aile ve ahlakî değerlerimize ters düşen bu sinsi faaliyetleri lanetliyoruz.
Adı her ne olursa olsun, İslam dininin emir ve yasaklarını tahkir ve tezyif etme amacı taşıyan her kişi ya da kuruluş bilmelidir ki; Allah’a, Peygamberi Hz. Muhammed (sav)’e, İslam’ın emir ve yasaklarına dil uzatan, hakaret eden, dini vecibelerini yerine getirmek isteyenleri engelleyen ve Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Ali Erbaş gibi şahsiyetlere dil uzatacak kişiler ve kurumlar, karşılarında bizleri bulacaktır. Bilinmelidir ki, Ahlaksızlığı lanetleyen Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a yönelik saldırılar, Diyanet İşleri Başkanımıza değil, Kur’an ayetlerine ve İslam dinine karşı saldırılardır. İslam’ın aile yapısını korumaya yönelik emirlerine karşı alınan bu tavır aile yapısını bozmaya, toplumu ahlaken çökertmeye çalışmaktan başka hiçbir amaç taşımamaktadırlar.
Devletimiz aile yapısını, toplum sağlığını ve geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin korunmasını anayasal düzende teminle sorumludur. Bu bağlamda asıl amaçları İslam düşmanlığı olsa bile bu tür sapkınlıklarında dayanak olarak gördükleri ve görecekleri aynı zamanda aileleri parçalayan "İstanbul Sözleşmesi" nin bir an önce devreden çıkarılmasını, aileyi-nesli koruyacak yeni düzenlemelerin hayata geçirilmesini bekliyoruz.
İslam dininin mensupları olarak, dinimize karşı saldırı niteliği taşıyan bu eylemlerin karşısında, Diyanet İşleri Başkanımızın yanındayız. Allah’ın kesin bir şekilde yasakladığı, hatta lanetlediği, insanlığın ahlak yapısını dinamitleyen sapkınlıklar karşısında tavrımız nettir. Ahlaki değerleri savunan Ali Erbaş yalnız değildir!
"Bireysel ve Kurumsal olarak Manevi Değerlere Bağlı Malatya'da Faaliyet Gösteren Tüm Sivil Toplum Kuruluşları, Oda, Dernekler ve Temsilcileri" olarak bu tür sapkınlıkların yayılması için çabalayanları, onlara destek verip lobi oluşturanları, ahlaksızlığın bir normallik olarak kabul edilmesini isteyenleri, her şeyden öte Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın görevini yapmasını engellemeye çalışanları şiddetle kınıyoruz...
28/04/2020
MALATYA SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI